Anasayfa Basın Açıklamaları Alıkonulan Kişilerin Yaşamını Yitirmesi: Çok Üzgünüz

Alıkonulan Kişilerin Yaşamını Yitirmesi: Çok Üzgünüz

19 Dakika Önce

Milli Savunma Bakanı’nın 13 Şubat 2021 akşamı yaptığı açıklamaya göre; 10 Şubat sabahı erken saatlerde  başlatılan kapsamlı hava ve kara harekatı ile Irak’ın kuzeyinde bulunan Gare bölgesine yönelik askeri  operasyon sürecinde bir sığınak mağarada 13 sivil vatandaşın cansız bedenlerine ulaşıldığı belirtilmiştir.  Genel Kurmay Başkanının yaptığı açıklamalarda ise askeri operasyonda daha önceden alıkonulan bu  kişilerin kurtarılmasının da amaçlandığı anlaşılmaktadır. Ancak hepimizi üzen bu kişilerin yaşamını yitirdiği  ve bir katliam yaşandığıdır. Yaşamını yitirenlerin kederli ailelerine başsağlığı dileriz. Bu kişileri sağ salim  kurtaramadığımız için de çok üzgün olduğumuzu belirtmek isteriz. Bu kişilerin yaşamını yitirmesine sebep  olanları kınadığımızı ve yargı önünde hesap vermesi gerektiğini belirtiriz. 

Türkiye’de, 24 Temmuz 2015 tarihinde silahlı çatışmaların maalesef yeniden başlaması ile birlikte  PKK/HPG tarafından sivil ve güvenlik personeli yeniden alıkonmaya başlamıştı. Geçmiş dönemde insan  hakları örgütlerinin çabaları sonucu alıkonulan kişilerin tamamı sağ salim teslim alınmış ve ailelerine  kavuşturulmuştur. Temmuz-Ağustos 2015 döneminde alıkonulan 20 gümrük memuru İHD tarafından 8 Eylül  2015 günü Irak Federe Kürdistan Bölgesinde, PKK/HPG’ den teslim alınarak Türkiye’ye getirilmiş ve  ailelerine kavuşturulmuştur. 

PKK/HPG tarafından yolların kesilip, yol kontrolleri yapıldığı sırada alıkonulan asker, polis ve istihbarat  görevlileri ise aradan geçen 6 yıla rağmen serbest bırakılmamıştır. Ailelerin İHD genel merkezine yaptığı  başvurulara göre; 

24 Temmuz 2015 günü Diyarbakır-Bingöl karayolunda polis memuru Vedat Kaya, 28 Temmuz 2015 günü Diyarbakır-Bingöl karayolunda polis memuru Sedat Yabalak, 

13 Ağustos 2015 günü Diyarbakır-Lice karayolunda uzman çavuş Hüseyin Sarı ve er Sedat Sorgun ile er  Süleyman Sungur, 

18 Eylül 2015 günü Dersim-Erzincan karayolunda astsubay Semih Özbey, 

2 Ekim 2015 günü Dersim-Pülümür karayolunda er Müslüm Altuntaş ve er Adil Kavaklı, 12 Aralık 2015 günü Şırnak merkezde uzman çavuşlar Sedat Vardar ve Ferdi Polat, 21 Eylül 2016 günü Hakkari’de uzman çavuşlar Ümit Gıcır ve Mevlüt Kahveci, alıkonulmuştur.

 Alıkonulanlardan Sedat Vardar ve Ferdi Polat’ın akıbeti konusundaki belirsizlik ise sürmüş, Ferdi Polat’ın  alıkonduktan hemen sonra yaşamını yitirdiği yetkililer tarafından aradan geçen 2 yıl sonra ailesine  bildirilmiştir. Sedat Vardar’ın akıbeti ise hala belli değildir. 

Alıkonulan kişilerin aileleri ve yakınları ile İHD Genel Merkezi, diğer insan hakları örgütleri ve İHD  şubeleri tarafından çok sayıda açıklamalar yapılmıştır. Resmi internet sitemizde ve çeşitli basın  kuruluşlarının internet sayfalarında açıklamalarımız yer almaktadır. 

Aileler ile birlikte basın toplantıları dışında TBMM nezdinde siyasi partilerin grup başkan vekillikleri ve  çeşitli devlet görevlileri ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, aileler bizzat bakanlar, başbakan ve  cumhurbaşkanı ile görüşerek sorunun çözümünü dile getirmişlerdir. İHD ve diğer insan hakları örgütleri ile  birlikte Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı ile görüşme taleplerimize olumlu veya olumsuz cevap  verilmemiştir. 

Alıkonulan asker ve polislerden Vedat Kaya, Sedat Yabalak, Hüseyin Sarı, Semih Özbay, Müslim Altuntaş  ve Adil Kavaklı’nın sesli ve görüntülü mesajları ilk olarak 4 Ocak 2016 günü yayınlanmıştır. 

İHD’nin çağrısı üzerine ikinci kez sesli ve görüntülü mesaj 8 Temmuz 2016 günü yayınlanmıştır. Ancak, bu  sefer sadece Süleyman Sungur, Müslim Altuntaş ve Adil Kavaklı’nın mesajları verilmiştir. 

23 Aralık 2016 günü TBMM’de grubu bulunan siyasi parti temsilcileri ile İHD ve aileler görüşmeler  gerçekleştirmiştir. Bu görüşmelerde İHD, inisiyatif alarak bu kişileri teslim alabileceğini belirtmiştir. Bu  görüşmelerde sadece HDP ile görüşme basın önünde gerçekleşmiştir. Siyasi iktidarın duyarsızlığı nedeni ile  bu girişim başarısız olmuştur. 

22 Haziran 2017 tarihinde alıkonulan asker ve polis aileleri ile birlikte İHD Diyarbakır Şubesi’nde ortak  açıklama ve çağrı yapılmıştır. 

29 Eylül 2017 tarihinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu  görüşmeye İHD heyeti ile birlikte aileler de katılmıştır. 

2 Ekim 2017 tarihinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, aileler ve İHD Genel Başkanı  TBMM’de bu konuda açıklama ve çağrı yapmıştır. 

7 Haziran 2018 günü alıkonulan 8 asker ve polisin görüntülü mesajları yayınlanmıştır. 

14 Haziran 2018 günü İHD Diyarbakır Şubesi’nde aileler ile birlikte İHD Genel Başkanı bir kez daha serbest  bırakılmaları için çağrı yapmıştır. Seçim sürecinde siyasi partilerin bu soruna duyarsız kalmaları nedeni ile  bu sefer de girişimler başarılı olamamıştır. 

Alıkonan asker ve polislerden çoğunun( 9 kişi) yazdıkları mektuplar Nisan 2019 tarihinde derneğimize  ulaştırılmış, bu mektuplar ailelerine ulaştırılmış, aileler ile birlikte 29 Mayıs 2019 günü İHD Genel  merkezinde yeniden serbest bırakılmaları için çağrı yapılmıştır. 

Ailelerden bazıları daha sonra 2020 yılından itibaren Diyarbakır’da HDP İl Binası önünde oturma  eylemlerine katılmış ve evlatlarının serbest bırakılması için açıklamalar yapmışlardır. 

Son çağrıdan sonra bazı girişimler gerçekleştirilmiştir. Ancak bu girişimler sert güvenlik politikaları(Terör  örgütü muhatap alınmaz gibi) ve devam eden kesintisiz askeri operasyonlar nedeni ile istenen amaca  ulaşamamış, bu konudaki tüm girişimlerimiz başarısız olmuştur. 

Tüm bu süreçte iktidar yanlısı medyanın duyarsızlığının devam ettiğini ve güçlü bir kamuoyu oluşturmada  önümüzde engel teşkil ettiğini özellikle belirtmek isteriz. 

Malatya Valiliği’nin 14 Şubat günü yaptığı açıklama ve akabinde yapılan kimlik tespitlerine göre yukarıda  isimleri belirtilen alıkonan asker ve polislerden 10 kişi ile sivil iki kişinin kimlik tespitleri yapılmış, bir  kişinin ise kimlik tespit çalışmasının devam ettiği yönündedir.  

Silahlı çatışmanın tarafları çatışmanın tarafı olmayanlara (hors de combat) yönelik herhangi bir saldırı  gerçekleştiremez. Söz konusu olayda hayatını kaybeden 13 kişinin çatışmaya taraf olmadığı açıktır. Bu tür  eylemler sadece insancıl hukuku ihlal etmez aynı zamanda savaş suçu niteliği taşırlar. Bu nedenle, doğrudan  çatışma dışı kişilerin hedef alınıp alınmadığı bu gibi vakalarda kritik önem taşımaktadır. Öte yandan sadece  devletleri bağlayan insan hakları hukuku da devletlere yapacakları operasyonlarda bazı sorumluluklar yükler.  İnsan hakları hukuku uyarınca devletlerin çatışmanın tarafı olmayan kişileri tehlikeye düşürecek  operasyonlardan kaçınması, bu kişilerin yaşam hakkının güvence altına alınması için gerekli önlemleri  alması yükümlülüğü vardır. 

Bu hususlar, etkili bir soruşturma yürütülmeksizin açığa çıkarılamaz. Her iki hukuk alanı da ihlal  gerçekleştikten sonra sorumluların ortaya çıkarılması için tarafsız ve bağımsız organlar eliyle, soruşturmayı  sekteye uğratmadığı sürece başta mağdur yakınları olmak üzere kamuoyunun hakikati bilme hakkına saygı  gösterilerek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirmektedir. İHD bu yükümlülüğün sadece ölen kişilerin  yakınlarına karşı bir sorumluluk olmadığını aynı zamanda benzer hak ihlallerinin tekrar etmemesi için de  zorunlu bir yol olduğunu hatırlatmayı zorunlu görmektedir. 

PKK, insancıl hukuk kuralları gereği alıkoyduğu kişilerin hayatından sorumludur. Bu olaydaki sorumluluğu  açıktır. Halen elinde alıkoyduğu kişiler var ise bu kişileri bir an önce serbest bırakmaya davet ediyoruz. 

Devlet/Hükümet yetkililerine sesleniyoruz. Genelkurmayın alıkonan kişilerin bulunduğu yere oldukça riskli  askeri operasyon yapmasının muhtemel sonuçlarından da sorumlu tutulacağı açıktır. Hükümetin bu konuda  adım atarak idari soruşturma konusu yapması gerekmektedir. Yaşamını yitiren alıkonan kişiler ile ilgili etkili  soruşturma için yetkili Başsavcılığın çalışmalarının kolaylaştırılması gerekmektedir. Askeri operasyon ile  ilgili eldeki tüm bilgi ve belgelerin yetkili Başsavcılık ile paylaşılması gerekmektedir. Adli tıp kurumunun  yapacağı otopsi ve benzeri çalışmalarda yaşamını yitirenlerin ölüm sebebini ve ölüm anını uluslararası  standartlara uygun olarak ve denetime açık bir şekilde yapması gerekir. Adaletin yerini bulması açısından  tüm gerçekliğin açığı çıkmasının zorunlu olduğunu, bu tip ağır yaşam hakkı ihlallerinde yukarıda  belirttiğimiz gibi tarafsız ve bağımsız organlar eliyle soruşturma yürütülmesinin gerekli olduğunu belirtmek  isteriz. 

Olayın önemi dikkate alınarak, TBMM’nin bu olayı araştırma komisyonu kurarak araştırması ve olayı  açıklığa kavuşturması gerekmektedir. 

Tüm bu olup biten ağır yaşam hakkı ihlallerinin devam eden silahlı çatışmanın sonuçları olduğu ve Kürt  sorununun demokratik çözümü olmadığı sürece maalesef devam edeceği unutulmamalıdır. Bizler barış  savunucuları olarak savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz.  

İnsan Hakları Derneği

Diğer Yazılar
 İHD VAN
 Basın Açıklamaları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir