HRANT DİNK IRKÇILIĞA KARŞI MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR, YAŞAYACAK
19 Ocak 2007. 15 yıl geçti. Acısı yaşıyor, hiç bitmeyecek.
Hrant Dink, devletin ve devletle aynı dalga boyunda düşünen, hisseden, refleks gösteren kesimlerin sinir uçlarına dokunan, harekete geçiren 1915 Ermeni Soykırımı’nın tanınması talebinde ısrarcı olmakyerine Türkiye’nin demokratikleşmesi gereğini savundu. O ilk kez Türk toplumuna bir Ermeni olarak, Ermenilerin tarihsel ve bugünkü varlığını, yaşadıklarını, Türkiye’de bir Ermeni olmanın ne demek olduğunu anlattı, iki halk ve iki ülke arasında diyaloğu savundu, birbirimizi anlamamızı istedi, sürekli bunun için çağrı yaptı. Türkiye’de ilk olarak bir kişi televizyon ekranlarında bir Ermeni olarak konuştu, tüm açıklığıyla derdini anlattı. Devletin suç odaklarıyla iş gören karanlık odakları, Ermeni Soykırımı’nı tanımaya değil, birbirimizi anlama çağrısına, sadece BUNA, EVET, BUNA BİLE TAHAMMÜL EDEMEDİ. Onun kurduğu ve yönettiği Agos, bizim Ermeni gerçeğinin hiç bilmediğimiz kılcal damarlarına ulaşmamızda bir deniz feneri işlevi gördü. Aydınlattı, öğretti, ruhumuza seslendi, içimizdeki gerçekleri anlatma ateşine güç verdi. Agos bir çığır açtı. İnsanlar, gittikçe daha çok sayıda insan, Türkiye’de Ermenilerin tarihini, Türkiye’de bir Ermeni olmanın hayâl edemeyeceğimiz gerçeklerini anlattı. Yalnızca bilgimizi geliştirmedi, yalnızca aklımıza hitap etmedi, kalbimize de seslendi duygumuzu olgunlaştırdı, hissetme yeteneğimizi keskinleştirdi. Televizyon kanallarında katıldığı tartışma programları onu görünür kıldı. Daha çok insan Ermenilerin varlığı ve yaşadıkları ayrımcılığı çoğu kez ilk defa ondan duydu. Bu görünürlük de onun hedef tahtasına konmasında önemli bir rol oynadı.
Katlinin gerçek failleri, düğmeye basanlar, yol boyunca her şeyden haberdar olanlar, yol verenler, göz yumanlar yargılanmadı, Türkiye’nin en baştan beri ve hâlâ demirbaşı olan cezasızlık zırhı tarafından korundular ve korunuyorlar.
Hrant Dink insan hakları ve ırkçılık, ayrımcılık karşıtı mücadelemizin her zaman doğal bir destekçisi oldu. O, ırkçılık, nefret ve önyargının düşmanıydı, gerçekten, haktan, adaletten yana olanların dostuydu.
Onu, Türkiye’nin en üst kademesinden en alt basamaklarına kadar yetkili kurumlarının kimi zaman açıktan, kimi zaman üstü örtülü dile getirdiği, halkın önemli bir kesiminin kucaklayarak benimsediği ırkçılık öldürdü.
Hrank Dink gibi gazeteci olan ve diğer ötekilerden Kürt kimliğini taşıyan Orhan Karaağar 19 Ocak 1993 yılında Van’da katledi. Failleri geçen 30 yıllık süreçte yargılanmadı. Ülkemizde haklar ve yükümlülükler anayasa ile güvence altına alınmasına rağmen bu güvence ötekiler yani Kürt, Ermeniler ve diğerleri açısından en temel ve mutlak hak olan yaşam hakkının dahi ihlal edileceğinin güvencesi olarak uygulanmaktadır.
Biz o zamandan bu yana olduğu gibi, bundan sonra da her ırkçılık örneği, linç girişimi, ayrımcılık, nefret vakasında harcayacağımız tüm emekte, verdiğimiz her mücadelede, Hrant Dink’i ve Orhan Karaağar’ı yanımızda hissedecek, mücadelemizi onlarla birlikte vereceğiz.
İnsan Hakları Derneği Van Şubesi
19 Ocak 2022