Anasayfa Basın Açıklamaları HAPİSHANELERİNDEKİ TESPİT VE İHLAL RAPORU

HAPİSHANELERİNDEKİ TESPİT VE İHLAL RAPORU

84 Dakika Önce

PATNOS L TİPİ – IĞDIR S TİPİ VE VAN HAPİSHANELERİNDE YAŞANAN HAK İHLALLERİ TESPİT VE GÖZLEM RAPORU

18 Mart -13-14 Nisan 2022

IĞDIR -VAN-AĞRI

A- GİRİŞ

Farklı tarihlerde, farklı hapishanelerde hak ihlallerine uğrayan mahpusların bizzat, vekilleri veya aileleri tarafından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi’ne, İnsan Hakları Derneği Van Şubesi’ne ve İnsan Hakları Derneği Ağrı Şubesine yapılan başvurulara istinaden, Halkların Demokratik Partisi Genel Merkezi’inin de cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini gündemine alması üzerine Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Van Şubesi, İnsan Hakları Derneği Van Şubesi, İnsan Hakları Derneği Hakkari Şubesi, HDP milletvekilleri ile beraber oluşturulan heyetin,  IĞDIR, AĞRI ve VAN ilinde bulunan, Barolar, Hapishane idareleri, Hapishane Savcılığı ve mahpuslarla, görüşmeler gerçekleştirilmiş/gerçekleştirilmek istenmiş; gerçekleştirilen ve gerçekleştirilemeyen bu görüşmeler neticesinde tespit edilen hususlar raporlaştırılmıştır.

B-RAPORUN AMACI

Raporun amacı Temel hak ve hürriyetlere ilişkin ihlallerin tespiti, yetki ve sorumluluğu olan mercilerin ve kurumların bu ihlallerin sonlandırılmasına yönelik harekete geçmelerini sağlamak, ihlallere ilişkin etkili soruşturma yürütülmesine katkı sağlamak ve kamuoyunun dikkatini bu ihlallere çekmektir.

C. YÖNTEM

Bu raporda avukatlar tarafından hapishanelerde gerçekleştirilen ziyaretler, dışında mahpusların aileleri ile yapılan telefon görüşmelerinden ve mahpusların avukatlarına ve hak temelli sivil toplum kuruluşlarına gönderdikleri mektup ve fakslar ve oluşturulan heyetin temaslarından edinilen bilgiler kullanılmıştır.

Rapor tarihi itibariyle;

-Iğdır Barosu Başkanlığı

-Ağrı Barosu Başkanlığı

-Van Barosu Başkanlığı

-Iğdır S Tipi Kapalı hapishanesi İdaresi Müdürlüğü

-Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesi

-Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi,

-Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi, ziyaret edilmiştir.

18 Mart tarihinde oluşturulan heyette Ağrı HDP Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, ÖHD Genel Merkez ve Van Şube Yöneticisi avukatlar, İHD MYK üyeleri ile İHD Van Şube yöneticisi ve avukatlar

13-14 Nisan tarihinde Oluşturulan heyette; Iğdır HDP Milletvekili Habip EKSİK, Ağrı HDP milletvekili Abdullah KOÇ, Şırnak HDP Milletvekili Hüseyin KAÇMAZ, İstanbul HDP Milletvekili Oya ERSOY, Mersin HDP Milletvekili Fatma Kurtulan, ÖHD Genel Merkez ve Van Şube Yöneticisi avukatlar, İHD MYK üyeleri ile Van Şube yöneticisi ve avukatlar ve İHD Hakkari Şube Yöneticisi ve avukatlar yer almıştır.

D – HAPİSHANE SAVCILARI İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

18 Mart tarihinde heyet Patnos L Tipi cezaevinde bulunan mahpuslarla görüşmelerini yaptıktan sonra Patnos L tipi hapishane yönetimi ile görüşme yapmıştır.

13- 14 Nisan tarihinde ise Heyet tarafından ısrarlı aramalara rağmen, Iğdır hapishanesi savcılığı, Patnos hapishanesi savcılığı ve Van Hapishanesi savcılığı heyete randevu vermemiş ve görüşmemiştir.

E – HAPİSHANE İDARELERİ İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

18 Mart tarihinde; heyet Patnos L tipi hapishanesi ile görüşme sağlamıştır. İdare ile yapılan görüşmelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin ve hasta mahpuslarının hastane sevklerinin yapılmadığına ilişkin olarak bilgi istenmiştir. Patnos Hapishane idaresi “hak ihlallerinin olmadığını, hastane sevklerinin yapıldığını bazı durumlarda Ağrı ilinin hastane ekipmanlarının yetersiz kaldığından bahisle talepleri karşılayamadıklarını beyan etmişlerdir. Günlük ihtiyaçlar olan yemek, su, banyo için sıcak su ve hijyen malzemelerinin yetersiz verildiğine ilişkin ve malzemelerin   kantinde fahiş fiyatlarla satıldığına ilişkin bilgi istenmiştir. İdare sorumluluklarını yerine getirdiklerini, yönetmeliklere ve mevzuata uygun davrandıklarını iddia etmiştir.

13- 14 Nisan tarihinde; Heyet öncelikle Iğdır S Tipi hapishanesi Müdürlüğü idaresi ile görüşmeye gitmiştir. Bu ziyarette heyet kapıda bekletilmiş daha sonra cezaevi idaresi ile görüşmek üzere içeri alınmıştır. Hapishane idaresi ile yapılan görüşmede, yaşanan hak ihlallerine ve son süreçte cezaevinde yaşanan intihar vakalarına değinilmiş konu hakkında bilgi istenmiştir. Hapishane idaresi, yaşanan intihar vakaları ile alakalı kendilerinin bir kusurunun olmadığını, üzerlerine düşen sorumluluklarını yerine getirdiklerini ve vicdanlarının rahat olduğunu beyan etmişlerdir. Yemeklere ilişkin, günlük istihkak ücretinin arttırıldığını fakat yaşanan alım gücü düşüklüğü nedeniyle yine de yetersiz kaldığı beyan edilmiştir.

Hapishanedeki diğer hak ihlallerine ilişkin sorulan sorular üzerine, “burada bulunan tüm insanlar bizim için eşit mesafede insanlar olup kimsenin anayasal ve yasal hakkını ihlal etmek gibi bir davranış ve tutum içinde olmadıklarını, aksine herkesin yaşam koşullarını iyileştirmek için idare olarak ellerinden geleni yaptıklarını” beyan etmişlerdir.

Patnos L Tipi kapalı hapishanesi müdürlüğü idaresi ile yapılmak istenen görüş üzerine;

Hapishane idaresi ile daha evvel telefon ile randevu alınmak üzere görüşme talep edilmiş ise de hapishane idaresi, “heyetle görüşmek istemediğini” telefon ile iletmiştir.Bu duruma rağmen hapishane idaresi ile görüşmek üzere cezaevine gidilmiştir. Hapishane dış kapı nizamiyesinde Jandarma tarafından olağanüstü bir önlem alınmış ve sorumlu jandarma görevlisi tarafından heyet karşılanmıştır. Hapishane idaresi ile görüşme yapılmak istendiği iletilmiş, ilgili sorumlu içeri geçip hapishane idaresi ile görüşmüş ve 10 dakika heyet bekletildikten sonra geri gelerek, “cezaevi idaresi görüşmek istemiyor ve bunu size iletmemi istemiştir.” Şeklinde beyanda bulunmuştur.

Jandarmanın sorumlu kişisi ile yürütülen tüm diyaloglara rağmen hapishane idaresi ile görüşme sağlanamamış ve hapishane önünde bu hususa dair basın açıklaması yapılarak heyet, hapishaneden ayrılmıştır.

Van Yüksek Güvenlikli Hapishane idaresi ve Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishane idaresi de heyete randevu vermemiş ve görüşmek istememiştir.

F – IĞDIR-AĞRI – VAN BAROSU BAŞKALINKLARI İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

Iğdır Barosu Başkanlık binasında, Baro Başkanı Av.Serkan ALAKAN ile yapılan görüşmede, kendisiyle genelde tüm Türkiye’de, özelde de Iğdır S Tipi hapishanesinde yaşanan hak ihlalleri üzerine görüşme yürütülmüş ve son süreçte artarak devam eden cezaevlerindeki hak ihlallerine yönelik hassasiyetlerinin önemine vurgu yapılmıştır.

Iğdır Barosu Başkanı Av.Serkan ALAKAN; “Kendi barolarının cezaevi komisyonunun cezaevindeki hak ihlallerine ilişkin sürekli bir çalışma içinde olduklarını, cezaevi ziyaretleri yapılarak raporlama ve basın açıklamaları ile kamuoyunu bilgilendirdiklerini, ellerinden gelen çalışmalardan geri durmadıklarını” beyan ederek, “bu süreçte de bu çalışmalara devam edeceklerini kendilerine yapılan başvurulara kayıtsız kalmadıklarını ve kalmayacaklarını” aktarmıştır.

Ağrı Barosu Başkanlık binasında, Baro Başkanı Av.Mehmet Salih AYDIN ile yapılan görüşmede, kendisiyle genelde tüm Türkiye’de, özelde de Patnos L Tipi hapishanesinde yaşanan hak ihlalleri üzerine görüşme yürütülmüş ve son süreçte artarak devam eden cezaevlerindeki hak ihlallerine yönelik hassasiyetlerinin önemine vurgu yapılmıştır.

Ağrı Barosu Başkanı Av.Mehmet Salih AYDIN, “kendi barolarının cezaevi komisyonunun ve İnsan Hakları Komisyonun gerek kendileri gerekse de ildeki diğer sivil toplum kuruluşları ile birlikte cezaevindeki hak ihlallerine ilişkin sürekli bir çalışma içinde olduklarını, cezaevi ziyaretleri yapılarak raporlama ve basın açıklamaları ile kamuoyunu bilgilendirdiklerini, baroya yapılan tüm başvuruların derhal karşılık bulduğunu ve gerekli çalışmaları yürüttüklerini” beyan ederek, “bu süreçte de bu çalışmalara devam edeceklerini Patnos Cezaevinde yaşanan işkence iddiaları için derhal bir heyet oluşturacaklarını ve cezaevi ziyareti yapılarak bir raporlama ile kamuoyunu bilgilendireceklerini” aktarmıştır.

Van Barosu Başkanlık binasında, Baro Başkanının il dışında olması sebebiyle Baro Başkan Yardımcısı Av.Hamza ÇİFTÇİ ile yapılan görüşmede, kendisiyle genelde tüm Türkiye’de, özelde de Van F Tipi Yüksek Güvenlikli hapishanesinde ve Van Yüksek Güvenlikli hapishanesinde yaşanan hak ihlalleri üzerine görüşme yürütülmüş ve son süreçte artarak devam eden cezaevlerindeki hak ihlallerine yönelik hassasiyetlerinin önemine vurgu yapılmıştır.

Van Barosu Başkan yardımcısı Av.Hamza ÇİFTÇİ “kendi barolarının cezaevi komisyonunun ve İnsan Hakları Komisyonunun hem Van’daki cezaevlerinin hem de diğer illerdeki cezaevlerinde yaşanan işkence ve diğer hak ihlallerine karşı değişik zamanlarda yapmış olduğu çalışmalar, ziyaretler, raporlamalar söz konusudur. Cezaevlerinde artarak devam eden hak ihlallerine baro olarak kayıtsız kalamayacaklarını, gelinen zamanda da çalışmalarına aralıksız devam edeceklerini” aktarmıştır.

G – PATNOS L TİPİ HAPİSHANE ZİYARETLERİ, GÖRÜŞMELERDE AKTARILAN HAK İHLALLERİ

Hükümlü Bilal Babahan, Ferit Kaşçı ile Vedat Kalın‘ın hapishanede infaz koruma memurları tarafından darp ve işkence edildiklerine ilişkin basında yer alan haberler ve  İnsan Hakları Derneği Van Şubesi, Ağrı şubesi ve Van ÖHD ‘ne  yapılan hak ihlali başvuruları üzerine Patnos L Tipi Hapishanesine, avukatların yaptığı ziyaretleri sonrasında işkenceye maruz kalmış mahpusların aktarımlarına bu başlıkta yer verilmiştir.

13.04.2022 TARİHİNDE PATNOS L TİPİ HAPİSHANESİNDE KALMAKTA OLAN MAHPUS BİLAL BABAHAN  İLE YAPILAN GÖRÜŞMEDE;

Cezaevinin 2. Müdürü, başgardiyan ve beraberindeki birkaç gardiyan 7 Nisan tarihinde bulunduğumuz koğuşa girerek, havanın yağmurlu olmasına rağmen avluya çıkmamızı ve ayakta sayım vermemizi söylediler. 2. Müdür ve başgardiyanın aylar süren olumsuz yaklaşım ve provoke uslubunu bildiğimiz için, sorun yaşanmaması için avluya çıktık ve yaşlı hasta mahpuslar için sandalye çıkarttık avluya. Ancak 2. Müdür ile başgardiyan sandalyelerin avluya çıkartılmasının yasak olduğunu, hasta yada yaşlı olmasının dikkate alınmadan herkesin ayağa kalkarak  sayım yapacağı  yönünde ısrarda bulundular. Bu durumu kabul etmeyeceğimizi ifade edince, bu kez 2. Müdür ile başgardiyan avluda herkesin üst aramasını yapılacağını söylediler. Bir anda sayıları 50-60 ‘ı bulan gardiyan grubu önce bulunduğumuz koğuşa sonrası hemen avluya geldiler. Kalabalık gardiyan grubunun avluya girmesi üzerine 2. Müdür ve başgardiyan direk beni hedef göstererek bana ters kelepçe takılması emrini diğer gardiyanlara verdi. Bunun üzerine bir grup gardiyan beni arkadaşlarımın arasından avludan yaka paça alarak odaya götürdüler ve yüz üstü yatırarak ellerime demir kelepçe, ayaklarıma plastik kelepçe taktılar. Yüz üstü yere yatırılıp kelepçe takılırken kollarıma, gardiyanlardan bazıları Bilal ‘in kolunu kırın diye bağırıyorlardı Bu esnada kolum gardiyanlar tarafından 2 yerinden kırıldı ve hemen sonrası beni süngerli odaya alıp 1 saatten fazla tek başıma burada beklettiler. Beni yere yatırıp ters kelepçe takan gardiyanlar aynı zamanda nefes almamam için boğazımdan sıkıyordular. Şimdi avukat görüşüne çıkmadan önce koğuşa avukat görüşü için bilgilendirme için gelen gardiyan acele etmemizi, 1 dakika içinde hazırlanmamızı,  1 dakika içerisinde hazırlanmamamız durumunda beni ve diğer oda arkadaşlarımı avukat görüşüne çıkartmayacağımızı küfür ve hakaret ile söylediler. Özellikle cezaevi 2. Müdürü ve başgardiyan sürekli tehdit ve hakaretlerde bulunmakta, ‘’bunlar daha iyi günleriniz, size göstereceğim kötü günler sizi bekliyor’’ gibi söylemlerde bulunmaktadır. Saldırılardan sonra darp ve zorlanmadan kaynaklı ağzımdan ve midemden kan gelmektedir.  Cezaevi idaresi tarafından yapılan bu saldırı ve işkenceden sonra doğru düzgün tedavimiz bile yapılmazken ve işkence sonucunda yaralanan bizler olduğumuz halde cezaevi idaresi hakkımızda suç duyurusunda bulunmuştur. Ayrıca 5 günlük dönüşümlü açlık grevi eylemlerine arkadaşlarımızla birlikte başlamış bulunmaktayız’’  hususları tarafımıza aktarılmıştır.

13.04.2022 TARİHİNDE PATNOS L TİPİ HAPİSHANESİNDE KALMAKTA OLAN MAHPUS VEDAT KALIN İLE YAPILAN GÖRÜŞMEDE;

7 Nisan tarihinde cezaevinin 2. Müdürü ile başgardiyan bulunduğumuz odaya gelip, avluya çıkmamızı ve ayakta sayım vermemizi söylediler. Havanın yağmurlu olmasına rağmen hasta ve yaşlı arkadaşlarımız ile birlikte avluya çıktık ancak ayakta sayımı kabul etmediğimizi ifade etmemiz üzerine 2. Müdür ile başgardiyanın emri ile 50-60 kişilik gardiyan avluya girdiler ve özellikle arkadaşımız Bilal Babahan ‘a saldırmaya başladılar. Bilal Babahan ‘ı avludan yaka paça alarak odaya götürmeye çalışınca ben ve Ferit Kaşçı Bilal ‘in kolundan tutup ona saldırmalarının önüne geçmeye çalıştık. Bunun üzerine gardiyanlar bizi yere atıp tekmelediler ve üzerimize çıktılar. Ben yerde boğazım gardiyanlar tarafından sıkılırken nefes alamıyorum bırakın beni dedikçe boğazımı sıktılar. Boğazımda morartı, sırt ve omzumda cop izleri ve morartılar bulunmaktadır. 6 yıldır mahpusum ve infazımı tamamlamasına 4 ay gibi süre var. Yaşanan bu son işkence olayından sonra hakkımda mukavemetten soruşturma başlatılmıştır. Arkadaşlarımızla birlikte 5 ‘er günlük açlık grevine başlamış bulunmaktayız. Açlık grevine başlamamızın nedeni hem uzun süreden beri devam eden ve çözülmeyen sorunlar için hem de 7 Nisan tarihinde bize karşı planlı yapılan saldırı ve işkenceye karşıdır“ hususları tarafımıza aktarılmıştır.

            13.04.2022 TARİHİNDE PATNOS L TİPİ HAPİSHANESİNDE KALMAKTA OLAN MAHPUS FERİT KAŞÇI İLE YAPILAN GÖRÜŞMEDE;

“7 Nisan tarihinde cezaevi 2. Müdürü ile başgardiyan bulunduğumuz odaya gelip, avluya çıkmamızı ve ayakta sayım vermemizi söylediler. Normal zamanda içerde sayım yapılıyorken, saldırı günü hava yağmurlu olduğu halde ve ayrıca aramızda hasta ve yaşlı mahpuslar olduğu halde avluya çıkmamız noktasında ısrarcı oldular. Bütün arkadaşlarımızla birlikte avluya çıktık. 2. müdür ve başgardiyan ayakta sayım vermemiz için dayatmada bulundular ancak bizler ayakta sayımı kabul etmediğimizi ifade etmemiz üzerine 2. Müdür ile başgardiyanın emri ile 50-60 kişilik gardiyan avluya girdiler ve özellikle arkadaşımız Bilal Babahan ‘a saldırmaya başladılar. Bilal Babahan ‘ı avludan yaka paça alarak odaya götürmeye çalışınca ben ve  Vedat Kalın  Bilal ‘in kolundan tutup ona saldırmalarının önüne geçmeye çalıştık. Bunun üzerine gardiyanlar bizi yere atıp tekmelediler ve üzerimize çıktılar. Kollarıma kelepçe takıldıktan sonra kafamı sert bir biçimde defalarca yere vuruldu. Nefes alamadığımı söyledikçe omuzlarımı tekmelediler. Şu anda sağ omzumda morarmalar var. Az önce avukat ile görüş için gardiyanlar bilgilendirme için koğuşa gelince yine hakaret ve küfür ettiler. Bizler daha önceden devam eden ve son olarak 7 Nisan da darp ve işkenceye dönüşen bu saldırılara karşı  5 ‘ er günlük dönüşümlü açlık grevine başlamış bulunmaktayız.’’ hususları tarafımıza aktarılmıştır.

MAHPUSLAR İLE YAPILAN GÖRÜŞMELERDE GÖZLEMLERİMİZ;

Mahpusların beyanlarıyla uyumlu olarak Bilal Babahan’nın kolunun alçıya alındığı ve kolunun iki yerinde kırık olduğu, Ferit Kaşçı ‘nın kol ve sırtında morlukların olduğu, Vedat Kalın ‘ın sırtında büyük morlukların yine boğazında morartıların olduğu gözlemlenmiştir.

13.04.2022 TARİHİNDE PATNOS L TİPİ HAPİSHANESİNDE KALMAKTA OLAN MAHPUS S.D İLE YAPILAN GÖRÜŞMEDE;

“Hapishane idaresinin İdare ve Gözlem Kurulunun İnfaz Kanununda belirtilen usule uygun olarak toplanmadan mahpusların koşullu salıverilme ve tahliye taleplerinin reddedildiğini, talepleri reddedilen mahpusların üzerine İnfaz Hakimliğine yapılan itirazların incelemesi sonucunda İnfaz Hakimliğince usule ve yasaya uygun olarak toplanmış İdare ve Gözlem Kurulu kararı bulunmadığından bahisle itirazların reddine karar verildiğini ve hapishane idaresinin usul ve yasaya uygun olarak İdare ve Gözlem Kurulu oluşturması gerektiği şeklinde karar verildiğini, buna rağmen hapishane idaresinin keyfi olarak İdare ve Gözlem kurulunu toplamadığı, Hapishane müdürünün mahpuslara “siz örgütçülere kurulu toplatmam” dediğini” hususları tarafımıza aktarılmıştır.

18 MART VE 13.04.2022 TARİHLİ GÖRÜŞMELERDE DİĞER HAK İHLALLERİNE İLİŞKİN TARAFIMIZA AKTARILAN HUSUSLAR;

-PATNOS L TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ

Mahpus A. Ç. Ö. ile gerçekleştirilen görüşmede;

  • Pandemi bahane edilerek ağırlaştırılan infaz düzenlemeleri nedeniyle birçok mahpusun gözetim kurulu kararları gerekçe gösterilerek koşullu salıverilmeden faydalandırılmadığı, soyut ve genel gerekçeler içeren kurul görüşü doğrultusunda tahliyelerinin 3, 4 veya 6 ay ertelendiği, bu nedenle mahpusların kurul görüşmelerine çıkmadığı,
  • Mahpusların oda değişim taleplerine olumlu veya olumsuz herhangi bir dönüş yapılmadığı, mahpusların idareye yazdıkları dilekçelerin kaybedildiği, işleme alınmadığı, resmi bilgilendirmelerin cezaevi yönetimi tarafından yapılmadığı, yapılan bilgilendirmelerin ise sözlü yapıldığı,
  • Ocak ayından bu yana cezaevi 2. Müdürü ile başgardiyanın mahpuslara sürekli hakaret ve tehditlerde bulunduğu ve provoke bir dil kullandıkları,
  • Aylık oda aramalarında gardiyanların hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, hapishane yönetiminin mahpusların sorun ve taleplerine ilişkin diyalog arayışlarına cevapsız kaldığı,
  • Daha önce aileler tarafından gönderilen iç giyim hapishane tarafından kabul edilirken, son zamanlarda kargo ile dahi dışarıdan iç çamaşır kabul edilmemekte, mahpusların kantinden almaları şartı konmakta ancak kantinde satılan iç çamaşırların giyilemeyecek kadar kötü olduğu ve çok pahalı satıldığı bu durumun mahpusları çok zorladığı,
  • Hasta mahpusların başka illerdeki hastanelerde tedavisinin yapılması için sevk talebi hapishane idaresi tarafından yazılı alındığı halde reddedildiği,
  • Pandemi gerekçesi ile sosyal ve kültürel etkinliklerin yapılmadığı, tv kanallarının sayısının çok az olduğu ve kanalların idare tarafından belirlendiği ve gazete, dergilerin  mahpuslara verilmediği,
  • Daha önce mahpuslara verilen sazların, hiçbir gerekçe belirtilmeden toplatıldığını, diğer müzik aletlerine de el konulduğu,
  • 9 kişilik bir odanın mevcut olduğu, bu odada daha önce 6 mahpusun kaldığı, 3 mahpusun tahliyesinden donra kalan 3 mahpusun tecrit altında tutulduğu ve diğer odalardaki mahpuslarla diyalog geliştirmelerin kasıtlı engellendiği,
  • Koğuşlarda mahpuslar tarafından satın alınmış temel temizlik malzemeleri olan çekpas, leğen ve su kovalarının kış ayından beri toplatıldığı defalarca istemelerine rağmen firar için kullanılabilir gerekçesiyle henüz geri verilmediği,
  • Mahpusların revire çıkartılmadığı, hastaneye götürülen mahpusların geri dönüşlerde kalabalık karantina odalarına alındığı, bu kalabalık odaların son derece sağlıksız olduğu için mahpusların hastaneye gitmek istemedikleri,
  • Suyun pis kokulu ve kirli olduğu, mahpuslarda sağlık sorunlarına neden olduğu, bu nedenle mahpusların içme suyunu kantinden satın aldıkları, bu durumun maddi olarak mahpusları zorladığı, yine yıkanmak için sıcak suyun 20 kişilik koğuşlarda 2 günde 1 saatliğine verildiği ve bunun mahpusların ihtiyacını hiçbir şekilde karşılamadığı,
  • Rıdvan YUSUFOĞLU isimli mahpusun ülseratif kolit hastası olduğu, Patnos ve çevre illerde bulunan hastanelerde hastalığın tedavisinde için uzman bölümün bulunmadığı, bu sebeple başka bir ile naklini talep ettiği, ancak taleplerine herhangi bir cevap verilmediği,
  • Ertuğrul YUMUŞAK isimli mahpus yıllar önce başından aldığı darbeden dolayı psikolojik rahatsızlıklar yaşamakta ancak gerekli tedavisi yapılmadığı,
  • Reşat HAMİTOĞLU  isimli  mahpusun 5 yılı aşkın süredir ağzında diş yok ve tedavisi diş malzemesinin olmaması gerekçesiyle yapılamamakta ve buna bağlı birçok sindirim rahatsızlığı yaşamakta olduğu, Yine koah, kalp ve prostat hastalığı mevcut olduğu,
  • Methi AYKAÇ İSİMLİ mahpusun beyninde tömur ve kafasının sağ tarafı felçli olduğu için gündelik yaşamını sürdürmede çok zorlandığı,
  • Resul AKKOL isimli mahpus kalp, mide , hemoroid ve romatizma gibi hastalıklarının olduğu, hastane dönüşleri karantinaya alındığı için hastaneye bile gidemediği,
  • İbrahim CENGİZ isimli mahpusun kalp, şeker, hipertansiyon, reflü, faranjit vb. kronik hastalıkların olduğu,
  • Mehmet MUTLU isimli mahpusun şizofren ve kalp hastası olduğu, tek başına yaşamını idame edemediği,
  • Mehmet Ali UĞUR isimli mahpusun çölyak hastası olduğu, ancak Patnos ‘ta çölyak hastaları için diyet ekmeğin olmadığı gerekçesiyle kendisine ekmek verilmediği ve 50 kiloya kadar zayıfladığı,
  • Adem BAYKUŞ isimli mahpusun çölyak hastası olduğu yine kendisine diyet yiyeceklerin temin edilmediği,
  • Fikret GÜZELAYDIN ve Mehmet Hanefi KAYA ‘nın diş sorunu yaşadıkları ancak tedavi taleplerinin hiçbir şekilde karşılanmadığı, revirde Diş hekimi olmaması nedeni ile hapishanede diş tedavisinin sağlanmadığı, hastanelere sevklerinin ise yapılmadığı,
  • Hüseyin AŞKAN isimli mahpusun prostat hastalısı olduğu ve dişlerin birçoğunun çürüdüğü,

Hususları tarafımıza aktarılmıştır.

  • Mahpuslar ile yapılan görüşmelerde avukat görüş yerlerinin temizlenmediği, aynı durumun tuvalet ve ortak kullanım alanlarında da olduğu

H – YAŞANAN HAK İHLALLERİNE DAİR YASAL DEĞERLENDİRMELER

1-İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI

İnsan hakları Avrupa Sözleşmesinin 3.maddesinde ‘‘Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz’’ denilerek işkence ve sair kötü muameleyi kısa ve öz biçimde yasaklamış, işkence ve sair kötü muamele yasağının kapsamını 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndeki tanımın ışığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarıyla belirlemiştir. İHAS’nin 3. maddesi yukarıda da belirttiğimiz üzere, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve ceza kavramlarına yer vermiştir. İşkence yasağı, insanlık dışı ve küçük düşürücü muameleleri de kapsayan üst kavramdır. İHAM, İHAS 3.madde kapsamındaki işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele şeklindeki hareketlerin aralarındaki düzey, yoğunluk, ağırlık ve etkilerine dair farkları gözeterek bu muameleleri birbirinden ayırmaktadır.

İHAM’ a göre bir eylemin ağırlık düzeyi itibarıyla 3. maddenin kapsamına girebilmesi için muamelenin; süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ve bazı durumlarda, mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi olayın içinde yer alan tüm koşullar değerlendirilir. Eylemin amacının mağduru aşağılamak ya da küçük düşürmek olup olmadığı sorusu göz önüne alınması gereken bir unsur olsa dahi böyle bir amacın yokluğu 3. madde ihlalinin kesin olarak bulunmayacağı anlamına gelmemektedir. Bir bireyi utandıran ya da küçük düşüren, onun insanlık onuruna saygı göstermeyen ya da saygıyı azaltan ya da bireyin ruhsal ve fiziksel direncini kıracak şekilde korku, ıstırap ya da aşağılık duygusu uyandıran muamele 3. madde anlamında kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda İHAM; Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında işkence dışındaki diğer kötü muamele uygulamalarında “insanlık dışı, onur kırıcı ve aşağılayıcı” terimlerini kullanmaktadır. Kararlarda kötü muamelenin 3.Madde ihlaline yol açması için “fiziksel yaralamaya ya da yoğun bir fiziksel veya ruhsal acı veya ıstıraba sebebiyet vermiş olması” ya da “küçük düşürme veya ıstırabın, meşru bir muamele veya cezada zorunlu olarak bulunan küçük düşürme veya ıstırap düzeyinin ötesine geçmesi gerektiği” açıklanmaktadır.

5275 Sayılı Kanunun “Hapis cezasının infazında gözetilecek ilkeler” başlıklı 6. Maddesinin 1. Fıkrasının b bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.” Denilmek suretiyle mahpusların hapishanede tutulma koşullarının insan onuru ile bağdaşacak koşullar altında olması gerektiği düzenlenmiştir.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır.

İHAM içtihatlarında da devletin bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorunda olduğu ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntemin, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmaması gerektiği vurgulanmaktadır.

Şunu da hatırlatmak gerekir ki işkence suçu doğrudan soruşturulacak ve kovuşturulacak suçlardan olduğundan işkence suçunu işleyen memur ve diğer kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasına gerek olmayacaktır. Ayrıca belirmek gerekir ki TCK m.94/6 uyarınca işkence suçu zamanaşımına uğramamaktadır.

Mahkûmlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar (1955), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2006/2 sayılı Avrupa Hapishane Kuralları, AİHS ve ulusal mevzuatımız mahpusların tutulma koşullarının insan haklarına uygun şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düzenlemektedir.

İşkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yapılması tümüyle yasaktır. Bu yasak yalnız mahpuslara doğrudan bedensel ya da ruhsal zarar verilmesini yasaklamakla kalmaz. Mahpusun içinde yaşayacağı koşulların tümünü içerir. Ziyaret gerçekleştirilen birçok hapishanede mahpuslar tarafından koğuşlarda yapılan aramaların baskın şeklinde gerçekleştirildiği, tüm eşyaların dağıtıldığı, aramaların neye istinaden gerçekleştirildiğinin bilinmediği ve kısa zaman sonra tekrar aynı aramalara maruz kaldıkları beyan edilmiştir. Patnos L Tipi Hapshanesinde ayakta sayım dayatmasına karşı çıkmaları gerekçesiyle Bilal Babahan, Ferit Kaşçı ve Vedat Kalın’a karşı yapılan eylemler yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere ulusal ve uluslararası mevzuata göre işkence suçuna vücut vermektedir. Yine mahpuslar, hastane sevkleriyle ilgili sorunlar yaşadıklarını, kemer ve saatlerini çıkarmaya zorlandıkları, kelepçeli muayene dayatıldığı, hastane gidiş gelişlerinde insan onuruna aykırı şekilde arandıkları ve günlerce karantina koğuşlarında kaldıkları için sevki mümkün olduğuca isteyemediklerini beyan etmişlerdir. Bunların tamamı işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.

2-SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKINA DAİR TEMEL İLKE VE DÜZENLEMELER

Dünya Sağlık Örgütü Anayasası sağlık tanımı çerçevesinde Sağlık hakkı bireylerin fiziksel, ruhsal, sosyal iyilik halinin sağlanması için sahip oldukları hakları içerir. Sağlık hakkı yaşam hakkının tamamlayıcısıdır ve sağlıklı olmak yaşam hakkının temel koşuludur.

Mahpusların Islahında Temel İlkeler- Mandela Kuralları  (Kural 22-26), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut,  kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahiptir.

İHAM’e göre, bir mahpusun ihtiyaç duyduğu tıbbi yardıma ulaşımını engelleyen eksiklikler İHAS’ın yaşam hakkınını düzenleyen 2. maddesinin ihlaline, gerekliliği tespit edilen tedavinin sağlanmaması ve ölümcül hastalığa yakalanmış kişiler veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş kişilerin alıkonulmaya devam etmesini ise işkence ve kötü muamale yasağını düzenleyen 3. maddesinin ihlaline sebep olmaktadır.

Yine İHAM’nin yerleşik içtihatlarına göre; “Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakmamalıdır.”

Hapishanede bulunan tutuklu ve hükümlüleri de kapsayacak şekilde sağlık hakkı, 1955 tarihli “BM Mahpuslara Uygulanacak Asgari Standartlar”, 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli “Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır.

Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir.

3-İFADE VE HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahaleler, Anayasa madde 13’te düzenlenen “demokratik bir toplumda gerekli” görülmeli ve “ölçülülük ilkesi” ne uygun olmalıdır. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe yapılabilecek makul nedenlerin, somut olayın tüm koşulları çerçevesinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahpusların mektuplarının geciktirilmesi, sakıncalı diye gerekçesiz bir şekilde mektupların bir kısmının ya da tamamının çizilmesi haberleşme özgürlüğü ihlalidir.(AYM, 10.03.2020 tarih ve B.No: 2017/20669)

Haberleşme özgürlüğünün içinde zamanında bilgi ve habere erişim hakkı da dahildir. İdare mektupları zamanında teslim etmek ile yükümlüdür. Belirsiz ve tanımsız bir süre ile sınırsız hak ve yetkiye sahip değildir..

Mahpusların beyanlarına göre gazete, kitap, gibi yayınlardan faydalanmaları engellenmektedir. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 5275 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından şu şekilde belirlenmiştir:

“1-Mahpus ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilir.

2-Resmi kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap basılı yayınlar mahkemelerce yasaklanmamış olması koşulu ile mahpusa ücretsiz olarak ve serbestçe verilir.

3-Mahpus kurum kütüphanesinden serbestçe yararlanma imkânına sahiptir.

4-Mahpus mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışarıdan kargoyla gönderilen ya da ziyaretçileri tarafından hediye olarak gönderilen kitapları kabul etme hakkına sahiptir.

5-Eğitim ve öğretimine devam eden mahpusun ders kitapları herhangi bir engelleme olmadan kendisine verilir.”

Bu sebeple mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi, radyo ve tv imkanlarından faydalandırılmamaları ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir. Her ne kadar 14.04.2020 tarihinde 5275 sayılı Kanun mad.62/4 kapsamında değişiklik yapılmış olsa ve Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler ceza infaz kurumuna kabul edilmez denilse de mevzuat düzenlemesinin de ifade özgürlüğünü ihlal etmesi kabul edilemez. Kaldı ki Evrensel ve Birgün gazetelerinin Basın İlan Kurumu’na resmi ilan ve yayınlama hakkı bulunmasına rağmen bunların da hapishanede verilmesinin geciktirilmesi ya da verilmemesi açıkça ifade özgürlüğünün ihlalidir. Yine kitap sınırlaması hak ihlaline sebep olmaktadır. OHAL sebebiyle başlayan ve pandemi ile devam eden tecrit altındaki mahpusların durumunu bu tip uygulamalar daha da ağırlaştırmaktadır.

4- ÖZEL HAYATA VE AİLE HAYATINA SAYGI HAKKI İHLALİ

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Cezaevleri Kuralları Başlıklı (87) 3 No’lu Tavsiye Kararı’nda ‘Tutukluların Dağıtılması’ başlığı altında düzenlenen 7. maddede “Tutukluların tutukevine dağıtılmasında, onların özellikle hukuki ve yasal durumları (sanık ya da hükümlü, ilk mahkumiyeti, kısa ya da uzun süreli olup olmadığı gibi), fiziksel durumları (genç, yetişkin, normal, hasta ya da akıl hastası ya da anormal) cinsiyetleri ve yaşları; hükümlüler söz konusu ise onlara uygulanacak davranışların özellikleri dikkate alınır.” denilmektedir. 17.09.2019 tarihli Avşar ve Tekin v. Türkiye kararına göre başvurucuların ailelerinden uzakta uzun süre hapsedilmeleri ve aile ilişkilerine etkisi; aile hayatına bu müdahalenin, sağlanması istenen meşru hedef ile ölçülü olmaması sebebiyle demokratik toplumun gerekliliklerine uymayan bir tedbir olduğu görüşüne varılmıştır. Buna rağmen mahpusların ailelerine yakın yerlere nakil talepleri reddedilmektedir. Yine aynı aileden tutuklu bulunan kişilerin birbirinden uzak ve farklı hapishanelerde tutulması da aile hayatına saygı hakkının ihlaline neden olmaktadır. Açık yargı kararlarına rağmen uygulamada halen hak ihlaline sebep olunması hukuka aykırıdır.

5-KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKI

01.01.2021 tarihinde yürürlüğe giren “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile birlikte denetimli serbestlik, koşullu salıverilme gibi mahpus lehine olan uygulamalarda  iyi halin belirlenmesi için bir takım yeni kriterler getirilmiştir. Bunun başında ise mahpusun “işlediği suçtan dolayı pişmanlık duyması” kriteridir.  Pişmanlık; içe dönük ve kişinin vicdanı ile ilgili olan duygusal bir tepkime halidir. Kişinin pişmanlık beyanının samimiyeti tam anlamıyla ölçülebilmesi mümkün değildir. Pişmanlık kriteri dışında infazın tüm aşamalarında, mahpusun hapishanelerin düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı, iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer mahpuslar ile hapishane görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, hapishane kuralları ile hapishane bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezalarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Yine bu kapsamda kurullar mahpuslarla mülakat yapabilecek ve burada sordukları soruların cevabına göre iyi hal değerlendirmesi yapabilecektir. Ancak burada mahpuslara sorulacak soruların denetlenmesine ilişkin herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır.

Görüldüğü üzere hukuka aykırı bu yönetmelikle beraber hapishane idareleri mahpus hakkında ancak ve ancak yargı makamlarının karar verebileceği hallerde yargı makamlarının yetkilerini dahi aşan bir yerde konumlandırılmış ve karar mercii haline getirilmiştir. Bu da hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği anlamına gelmektedir.  Son birkaç ayda koşullu salıverilme tarihi geldiği halde haklarına iyi halli olmadıklarına” yönelik kararlar verilen mahpusların tahliyeleri bu keyfi kararlarla engellenmiş, Patnos L Tipi Hapishanesinde kurul hiç toplanmadan tahliyeler engellenmiştir. Açıktır ki, hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başlamıştır.

 6- AYRIMCILIK YASAĞI

Temeli “insan onuru” kavramına dayanan eşitlik ilkesi, Anayasamızın 10. maddesinde düzenlenmiş yasama, yürütme ve yargı organları olmak üzere devletin tümüne hâkim olan ilkelerin başında gelmektedir. Bununla birlikte, eşitlik ilkesi birçok uluslararası ve ulusal metinlerde de kendine yer bulmuş evrensel bir ilkedir. Anayasamızın 10. maddesine göre “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.(…)“. Çoğu zaman birbiri yerine ve aynı şeyi ifade etmek için kullanılan eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı, aynı ve benzer durumdaki kişiler için aynı muamelede bulunmayı, aynı durum ve koşullar altında olmayanlar için ise farklı muamelede bulunmayı ifade etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ayrımcılığı, objektif ve makul bir neden olmaksızın, aynı durumdaki kişilere farklı muamelede bulunmak olarak tanımlanmıştır (Willis v. Birleşik Krallık, para. 48, Okpisz v. Almanya, para. 33). Farklı muamelenin objektif ve makul bir nedene dayanması hususu ise AİHM tarafından belirli kriterler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu durumda AİHM, söz konusu meşruluğun varlığını ilk olarak, demokratik bir toplumda geçerli olan ilkeleri göz önüne alarak söz konusu tedbirin amacı ile etkileri arasındaki ilişki bağlamında değerlendirmektedir. AİHM, ayrıca bir hakkın kullanılmasının ardındaki muamele farklılığında amacın meşru olmasının yanında gerçekleştirilmek istenen amaç ile kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisi bulunmasını da dikkate almaktadır. Anayasa Mahkemesi ise eşitlik kavramını, “herhangi bir nesnel ve makul dayanağı olmaksızın aynı durumdaki bireylere farklı muamelede bulunulması” olarak tanımlamıştır.

Nesnel ve makul bir neden bulunmadığı halde Hapishane İdaresince isnad edilen suç tipi ve içeriğine göre  yasada belirtilen İdare Ve Gözlem Kurulunu toplamadığını belirtmesi açıkça ayrımcılık yasağının ihlaline neden olmaktadır.

  I – SONUÇ VE TALEP

1 – Patnos L Tipi kapalı Cezaevinde yaşanan işkence olayına karışan ve mahpuslara işkence uygulayan personeller hakkında derhal etkin bir soruşturma yürütülerek gerekli ceza davalarının açılması ve sorumlular hakkında  yargılamalar yapılarak ilgili cezalar verilmelidir.

2- Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

3- Raporda görüldüğü üzere mahpusların en temel insan hakları dahi askıya alınmış ve mahpuslar üzerindeki tecrit en üst seviyeye çıkarılmıştır. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur. AİHM, tamamen duyusal yalıtma ile birlikte bütünüyle sosyal yalıtmanın kişiliği tahrip edeceğini ve güvenlik veya başka gerekçelerle haklı gösterilmeyecek bir insanlık dışı muamele biçimi oluşturacağını belirtmiştir

4- Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslar kitaplar sayesinde birçok konuda kendilerini geliştirirken gazete ve dergiler sayesinde toplumda yaşanan gelişmeleri takip edebilmektedir. Bu durum tecridin mahpuslar üzerindeki etkilerinin bir parça olsun azalmasına neden olmaktadır. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmelidir.

5- Ailelerinden uzak bölgelere sürgün edilen mahpusların aileleri kapalı görüş yapabilmek için pandemi koşullarında uzun seyahatler yapmak durumunda kalmakta, bu durum mahpus ailelerinin sağlığını da riske atmaktadır. Bu sebeple mahpuslara daha fazla telefon hakkı sağlanmalı ve en azından ziyaretçi listesindeki herkesle telefon ile görüşebilme imkanı sağlanmalıdır.

6- Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Ağır hasta mahpusların infazları durdurulmalı ve derhal tahliye edilmeleri için gerekli işlemlerin yapılmalıdır. Yine bütün hasta mahpusların insan onuruna yakışır bir şekilde eksiksiz olarak tedavileri sağlanmalıdır.

7- Hukuka aykırı olan “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Yukarda bahsi geçtiği üzere hapishane idareleri yeni yönetmelik ile kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmaya başlamıştır. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ HAKKARİ ŞUBESİ

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ VAN ŞUBESİ

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ VAN ŞUBESİ

Diğer Yazılar
 İHD VAN
 Basın Açıklamaları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir