
Abdülmecit Baskın için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.





Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha geri dönemeyen,
akıbetleri bir sır perdesiyle örtülenlerin aileleri ve insan hakları savunucuları olarak
buradayız.
Türkiye’nin dört bir yanında eş zamanlı olarak seslerimizi birleştiriyor ve haykırıyoruz: Bir
insana yönelmiş en vahşi saldırı olan gözaltında kaybetme gerçeğini unutturmamak için
mücadele etmekte kararlıyız.
- haftamızda zaman aşımına sürüklenerek cezasız bırakılan Abdülmecit Baskın
dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
41 yaşında 3 çocuk babası olan Abdülmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 2
Kasım 1993 tarihinde iş yerindeki makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri
tarafından gözaltına alındı.
Gözaltına alındığı inkar edilen Baskın’ın 4 Ekim 1993 tarihinde sorgulandıktan sonra ateşli
silahla öldürülmüş, elleri arkadan bağlı cansız bedeni bir çiftçi tarafından Gölbaşı
mevkinde bulundu. Bulunduğu yer Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi’ne çok
yakın mesafedeki metruk bir binanın arkasıydı.
Ailenin başvurusu üzerine başlatılan soruşturma etkin bir biçimde yürütülmedi. Dosya
sürüncemede bırakıldı.
Olaydan 18 yıl sonra, 26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul
Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim
Şahin’in emriyle, Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın özel harekat
polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı.
Ayhan Çarkın’ın Emniyet, Savcılık ve Hakimlik beyanlarındaki anlatımlarının yer tanımları,
mekanlar ve olay yeri tutanakları ile birebir örtüştüğü savcılık ve mahkeme kayıtlarına girdi.
Çarkın’ın basına da yansıyan itiraflarından sonra Abdülmecit Baskın ve Çarkın’ın
beyanlarında isimleri geçen gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 18 kişiye ilişkin yeni
bir soruşturma başlatıldı.
Soruşturma sonrası 2014 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde içlerinde Mehmet
Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de bulunduğu 19 kişi hakkında “cürüm işlemek için
oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açıldı.
Mahkemede dönemin üst düzey kamu görevlileri söz konusu öldürmelerin devletin bilgisi
dahilinde gerçekleştiğini beyan ederek detaylı açıklamalarda bulundu. Ayrıca suçların,
kimlerin talimatı ile, kimler tarafından ve nasıl işlendiği detayları ile kayıtlara geçti. Ancak
kamuoyunda Ankara JİTEM davası olarak bilinen dava 13 Aralık 2019 tarihinde tüm
sanıkların beraatleri ile sonuçlandı.
Yerel mahkemece verilen hükümlere karşı aileler istinaf kanun yoluna başvurdu. 5 Nisan
2021 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, beraat hükmünü bozdu ve
dosyayı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Yeniden görülen davanın 26 Mayıs
2023 tarihli son duruşmasında, istinaf mahkemesinin verdiği bozma kararı sonrası sanıklar
hakkında tekrar beraat kararı verildi. Mahkeme, gerekçeli kararı 14 Eylül 2023 tarihinde
yazarak adeta dosyada zamanaşımı süresinin dolmasını bekledi. 10 yıllık yargılama
sürecinde 41 hakimin ve 8 savcının değiştiği dava zamanaşımıyla sonuçlandı.
Kaç yıl geçerse geçsin; Abdülmecit Baskın için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten ve
devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan
vazgeçmeyeceğiz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ VAN ŞUBESİ